Home | ilk giris | Hiciv Üstadlari |
|
Aktüel |
"Felsefemdir kitab-i imânim,
Taparim kendi ruhumun sesine.
Secde eyler hakikatinm her an,
Kalbim ates-i mukaddesine."
Hamam Sefasi
Bir gün Neyzen arkadasi çayci
Haci ile Ibrahim Pasa Hamamina gitmislerdi.Keyif bu ya, hamamda âlem
yapma arzusuna kapildilar.Yani hamamda raki içmek,birkaç
gün ardi ardina demlenmek istediler. Iki dost ufak bir damacanaya
o devrin çok meshur rakilarindan olan ve Büyükada'daki
manastirda bir papazin çektigi rakidan-- ki o yillarda buna "papazin
düzü" derlerdi-- doldurttular.Bardak,kadeh,fincan alma lüzumunu
görmediler.Hamam taslari ne güne duruyor?Rakiyi da kurnalardan
birine döktüler,basina geçip taslarla içmeye basladilar.
Neyzen çaldi,Haci okudu.Haci
okudu,Neyzen çaldi.Böylece günü geçirdiler.Raki
tükenince etirttiler.Üçüncü gün pestemallari
da attilar.Çirilçiplak, ney çalarak,okuyarak,siir
söyleyerek günü geçirdiler. Hamamin sicakligi da
onlari bol bol terletiyor ve bu yüzden içki tutmuyor,adamakilli
sarhos olamiyorlardi. Ne yapmali? Neyzen hemen kararini verdi, sirtina
bir pestemal alarak sokaga firladi. Direklerarasindaki Sokrat eczanesine
kosarak büyük bir sise eter aldi. Hamama dönünce eteri,rakiyi
kurnaya döker.Baslarlar içmeye...
Taslar çoktan kurnanin dibinde,rakinin
içinde, kim çikaracak? Esasen tasa ne hacet var, beygir gibi
egilip içmek dururken??? Egilip lakir lakir içerler...Bu
cümbüs dört gün sürer. Nasil oluyorsa, iki
kafadar Adem. Havva, Seytan ve Cennet hakkinda bir bahse, bir münakasaya
giriyorlar.
Iki çiplak Adem'in cennettte
nasil gezdigini, elbisesini,donu olup olmadigini konusuyorlar.Ve nihayet
Adem'inde cennette kendileri gibi çiplak yasadigina hükmediyorlar.
Madem ki Adem Babamiz çiplak gezerdi, onlar niçin gezmesin?"Gezerim,gezemezsin"
derken Neyzen firlayarak "Ben gezerim, iste Sehzadebasi'na gidiyorum!"
diyerek hamamin kapisindan sokaga ugruyor.Neyzenin çikamayacagina
inanan Haci, belki disarda,soguklukta gizlenmistir düsüncesiyle
Neyzen'in pesinden -kontrol kaygisiyla- çikiyor. Fakat Neyzen'in
sokaga çiktigini ögrenince, o da firliyor.Neyzen önde
Haci arkada, ikiside çiplak,sakallar uzamis Sehzadebasi'na kadar
geliyorlar.
"Dinleyen her zerreye bir hitabim
var benim
Kâinat isminde hiçten
bir kitabim var benim.
Ya hitabimdan okusun ya kitabimdan
beni,
Yazdigim efsânede on alti
bâbim var benim!
Hey'etimde müttefik magrible
masrik,veche yok,
Gayr-i mer'i zerrede bin
aftâbim var benim`"
Tabutta yatardi
Hayri Yenigün anlatiyor: Bir
gün Büyük Postane arkasinda, Tefeyyüz kütüphanesinin
karsisindaki Ismail'in koltuk meyhanesine ugrar Neyzen'in nerede yatip
kalktigini sorar.Meyhaneci Ismail: " Burada, Hocapasa Camii'nin bir tabutlugu
var, oraya gider.Bir tabutun kapagini kaldirir, içine girer,kapagi
da üstüne çeker vce rahat rahat uyur."
Padisahçilik
Abdülhamid döneminde,sariklilarin
kahvehanelerde oturmalari yasaklanmis.Neyzen,Fevziye kiraathanesinde basinda
sarik nargile içerken içeriye bir kaç polis,bir kaç
komiser,bir kaç hafiye girer.Baslarinda da Mesihat (Seyhülislamlik)
müfettisi...
Neyzen'i karakola götürmek
isterlersede bizimki yerinden kimildamaz.Bir yandan da o ünlü
küfürlerinin hiç gün yüzü görmemislerini
birbiri ardinca siralamaktadir.
Cadde ana baba gününe
döner.Seyre gelen gelene...Baska hafiye ve polisler de ortaya çikar;hep
birlikte Neyzen'in kollarina yapisarak sürüklemeye kalkisirlar.Neyzen
bir ara ellerinden siyrilip bir masanin üzerine çikar,caddeye
dönüp avazi çiktigi kadar bagirir: " Padisahim çok
yasa, Sevketinle bin yasa ! "
Müfettis,komiserler,polisler
çil yavrusu gibi dagilirlar.Neyzen masadan inip nargilesinden bir
nefes çektikten sonra kendi kendine " Ulaaan, amma da enayi
seylermis ha ! " der.
Edep
Tanidigi bir subayi ziyarete,kislaya
gider.Subayin ricasi üzerine askerlere ney çalar.Sonunda aska
gelip zeybek oynamaya
durur.Pantolonun dügmelerini
iliklemeyi unuttugunu gören erlerden biri " Efendi amca,edep yerin
açikta kalmis " der.Neyzen oyunu kesip keserek ellerini kaldirarak
Tanri'ya seslenir: " Çok sükür sana, nihayet karsima edebim
oldugunu söyleyen bir kulunu çikardin "
Hangisini içer
Yesilayci bir profesör, "içkinin
zararlari" konulu bir konferans veriyormus.Konusmasinin bir yerinde dinleyicilere
sormus:
" iki kovadan birine raki digerine
su doldurup bunlari bir esegin önüne koysak, esek hangisinden
içer acaba " Dinleyiciler hep bir agizdan " Suyu " demisler. " Neden
suyu içer" demis profesör, Neyzen hemen atilmis " Esekliginden
"
Ahmet Rasim milletvekilligi döneminde
bu espriyi Mustafa Kemal'e anlatmis.M.Kemal bunu çok begenmis.
Atatürk beraberindekilerle
bir aksam çiftliginde içerken,az ötede dolasan bir köylü
çocugunu yanina çagirarak sormus :
--Biz ne yapiyoruz ?
--Raki içiyorsunuz.
--Söyle bakalim, iki kovadan
birine raki digerine su doldursak,bunlari esegin önüne koysak,esek
hangisini içer ?
--Rakiyi !
--Aman,demis,sebebini sormayalim!!!
Yiyip içmek için
mi ?
Neyzen,bir gün Mazhar Osman'la
karsilasir.
--içmeye devam ediyormusun,Neyzen
?
--Neden sordunuz,Beni tedavimi
edeceksiniz,yoksa yemege mi çagiracaksiniz ?
Sise çekerken
Neyzen,bel agrilarindan yakinmaktadir.Tanidik
doktorlardan biri: "En iyisi sise çekmek" der, "agrilardan kurtarir
seni"
Ertesi gün bir dostu,Neyzen'i
kaldirima uzanmis,elinde raki sisesini tepesine dikmis sekilde görünce
:
--Üstad,rakiyi birakacagini
söyleyip duruyordun,bakiyorum azaltacagina ölçüyü
büsbütün kaçirmissin.
Neyzen,dostunu yattigi yerden söyle
bir süzer:
--Bu sefer doktor tavsiyesiyle
içiyorum.Bel agrilarindan sikayet ediyordum;doktor "sise çek"
dedi.
Nasil görüyor ?
Birinci dünya savasinda iki
gözünü kaybeden bir tanidigiyla söylesmektedir.Tanidigi
sorar:
--Durumu nasil görüyorsun
Tevfik'cigim?. Neyzen "karanlik" diyecekken vazgeçer,
--Sizin gördügünüz
gibi,diye cevap verir.
Yol veririm
Meyhanenin tuvaletine giderken,daracik
koridorda bir kabadayi ile karsilasir.Birinden birinin kenara çekilmesi
gerekmektedir.
Neyzen, " Müsaade et,geçeyim
" der.Sarhos kabadayi, "Sen kime kafa tutuyorsun babalik, ben senin gibi
cigeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir.Bizimki hemen kenara
çekilir, " Ben veririm " der.
Herkesin Bildigini
Basin çevrelerinde taninmis
bir hanim,Neyzen'le karsilasinca,
--Askolsun,benim için asifte
filan gibi sözler söylemissiniz ?
Neyzen elini sinek kovalar gibi
sallamis;
--Hanim,sen beni tanimiyorsun.Ben
herkesin bildigi seyleri söylemem.
Kime uygunsa...
Moralinin bozuk oldugu bir gün,hoslanmadigi
bir adam masasina çöker ve münasebetsiz laflarla Neyzeni
kizdirir.Adam bir ara;
--Üstad,bugüne kadar
hiçbir yerde neden görev almadiniz acaba ? diye sorunca,dayanamaz
!
--Senin gibi himbillarin yerine
geçmemek için der.
Pislige bulasmamak
Savas vurguncularindan birinin
dedikodusu yapilmaktadir.
--Tonla parasi var...Herifin bir
eli yagda,bir eli balda...Nereye gitse,hemen yol açiyorlar.
Neyzen sorar :
--Gerçekten kenara çekiliyor
mu herkes ?
--Çekiliyor
--Demek cebindeki pislige bulasmak
istemiyorlar...
Benzetmede hata olmaz !
Kafayi iyice bulmus,yalpalayarak
giderken bir tanidiga rastlar.
--Yazik dostum,yazik,canina hiç
acimiyorsun.Bu gidisle sen fazla yasamazsin.
Neyzen adamin yüzüne
bakip gülümser.
--Ömür denilen,içi
su dolu fiçiya benzer,içindeki,azar azar da kullansan,hepsini
de bosaltsan,mutlaka biter.
Bulunur ama ?
Neyzen'in bir arkadasi meyhaneye
girer ve garsona sorar ;
--Bizim Neyzen burada mi?
--Burada beyim,Sagdan besinci masa.
O masada Neyzen'i göremeyen
adam geri döner:
--Gitmis...
--Affedersiniz beyim,kabahat bende.Masanin
altina bakin dememistim,size...
Evin yolu
Aksaray'da bir ev kiralar.Yeni tasindigi
siralar,geceleri meyhaneden dönerken ara sokak içindeki
evini bulmakta güçlük çekmektedir.Bir gece,karsisina
çikan bekçi'ye:
--Bekçi baba,Neyzen Tevfik
buralarda bir yerde oturuyor.Sen evini biliyormusun?
--Neyzen Tevfik sensin ama beyim!
--Ben sana kimim diye sormadim,Neyzen
Tevfik'in evini sordum...
Agzina içki koymamis!!!
Sait Halim Pasa,Neyzen'i seven
bir kisiymis.Bu yüzden ona izaz ve ikramda bulunurmus.Pasanin
sofrasinda fena sarhos olup sizdigi bir gecenin sabahinda,pasa,Neyzen'den
bir daha içki içmeyecegine dair kesin söz istemis.Neyzen'de,
Pasayi son derece saygiyla sevdigi için,istenilen sözü
ciddiyetle vermek zorunda kalmis.Bu söze göre Neyzen agzina bir
daha raki koymayacak!!!
Bir dahaki çagrilisinda
Pasanin karsisina zil zurna sarhos çikmis.Pasa onun bu halini görünce
esefle sormus:
--Hani söz vermistin?Bir daha
agzina içki koymayacaktin?
Neyzen,yemin ederek agzina bir
damla içki koymadigini söyleyince,pasa derin bir hayrete düserek:
--inanman,söyle yakin gel
de bana bir "hoh" de,bakalim.
Neyzen iyice sokulup.pasanin burnuna,olanca
gücünle bir "hoh" demis.Lâkin hayret,gerçekten de
Neyzen'in agzi içki kokmuyor! Pasa saskin,saskin:
--Bu nasil is Neyzen? deyince,Neyzen
onu kahkahadan kirdiran cevabi veriyor:
--Sen kokusunu alip da anlamayasin
diye içkiyi altimdan tenkiye ettirdim.Insan biraz kendine hükmedip
de aldigini çikarmazsa,iste böyle,tipki yukaridan içmiscesine
mest oluyor pasam!!!
Kirk yillik ölü
Dr.Fahrettin Kerim Gökay "içkinin
zararlari" konulu konferansini vermektedir. Bir ara:
--Rakinin her kadehi,hayatimizi
bir saat kisaltir,der.
Dinleyiciler arasinda olan Neyzen
yerinden firlayip bagirir:
--Eyvah,yandik!
--Hayrola?
--Hesap ettim,meger ben öleli
tam kirk yil olmus!!!
Kovmanin nazikçesi
Bir arkadasiyla Beyoglu'nda gezerken
Ubeydullah Efendiyle karsilasirlar.(Ubeydullah Efendi,ünlü Jön
Türkler'dendi.Son yillarda Besiktas Evlendirma Memuruydu) Neyzen,Ubeydullah
Efendiye sorar:
--Hocam,Hazreti Adem'le Hazreti
Havva'nin nikahlarini hangi imam kiydi?
--Davetliler arasinda degildim,bilmiyorum.
--Peki,Adam'la Havva cennetten
niye kovuldular?
--Bir münasebetsizlik etmislerdir.
--Ne gibi?
Ubeydullah Efendi dayanamaz:
--Sizin bu aksam yaptiginiz gibi.
--Peki,acaba nasil kovuldular?
--Defol...Yoksa sana haddini bildiririm
simdi!
Neyzen,ardindan bastonunu sallayarak
kosan Ubeydullah Efendi ile arayi açtiktan sonra durup seslenmis:
--Böyle nazikçe kovmasini
biliyordun da,benimle ne diye bir saat ugrastin üstad?
Hangi Anahtar?
Danibütün geçinen
bir dostu sorar:
--Beni tanirsin...Cennetin anahtari
sende olsa beni oraya almaz miydin?
Neyzen,karsisindakini bastan ayaga
söyle bir süzdükten sonra gülümser:
--Bende Cennetin degil de Cehennemin
anahtari olsaydi,senin için daha hayirli olurdu.Belki seni oradan
çikarirdim!
Gelin gibi...
Son hizla giden taksinin soförüne
sesleniyor:
--Aman oglum,n'olur biraz yavasla.
--Merak etme baba,biz bu taksiyle
gelin tasiyoruz.
--Desene biz de düzülecekler
arasindayiz!!!
Meyheneye girmeden...
Es dostunun israri karsisinda,bir
daha meyhaneye girmeye tövbe eder.Bir kaç gün sonra, vakt-i
kerahet (demlenme zamani) zamani gelince dayanamaz.Bir at kiralayip solugu
Langa'da Kosti'nin meyhanesinde alir.Attan inmeden,kapidan seslenip içkisini
getirtir.Meyhanedeki tanidiklari seslenirler:
--Hoca,böyle at üstünde
içki içilirmi?Hele atini bagla gel de usulünce içki
içip sohbet edelim.
--Yoo,gelemem yaniniza.Meyhaneye
girmeye tövbeliyim!
Delilik ayricaligi...
Sirkeci'de Necdet Rüstü
Efe ile karsilasir.Ayaküstü konusurlarken Neyzen,cumhurbaskani
Ismet Inönü'nün diktatörlügünden söz
etmeye baslar.Necdet Rüstü,dönemin her tasin altindan çikan
polislerinden birinin köse basinda durup kendilerine kulak kabarttigini
görünce tedirgin olur,kisa kesmeye çalisir.O sirada polis
biyik altindan gülümseyerek yanlarindan uzaklasir.Olup bitenler
Neyzen'in gözlerinden kaçmamistir.
--Polisten korktun degil mi?Bana
bir sey yapamaz,çünkü ben deliyim.Bu yüzden dokunulmazligim
var.Fakat bu delilik imtiyazini kazanip içimi rahat dökebilmek
için neler çektim,bilemezsin.
Adam yerine koymuyorlar...
Hüseyin Sehsuvar anlatiyor:"
...küfürlere basladi.Sonra basini sola çevirip bana döndü:
--Hüseyin,ben önüme
gelene sövüyorum.
--Söversin,
--Bana bir sey yapmiyorlar???
--Ne yapacaklar?
--Ulan yoksa bunlar beni adam yerine
mi koymuyorlar???
Parasiz bilete karsilik
Kadiköy'deki Opera sinemasinda
bir hayir kurumu yararina konser verilmakteydi.Konsere ara verilince Neyzen
eline bir sapka alarak siralari dolasir,para toplar.Sahneye çikar;sapkada
toplanan büyük miktardaki parayi oradaki masanin üzerine
bosaltir.Dinleyilere döner:
--Muhterem topluluk,herbiriniz
bu konsere bilet parasi ödeyerek geldiniz.Yalniz ben davetliydim,para
ödemedim.Su masanin üstündeki,tarafimdan toplanmis paralari,bana
verilen biletin karsiligi olarak hayir kurumuna birakiyorum..
Iki kilo Raki
Yüksel Bastunç,"bu
fikra ne kadar dogrudur,bilinemiyor" diye yaziyor: "Atatürk bir aksam
Neyzen'i Florya'daki kösküne çagirtiyor.Bir iddiasi vardir:
--Senin çok fazla içki
içtigini söylüyorlar.Benim kadar içermisin?
--Ne kadar içersiniz? der
Neyzen
--iki tane kiloluk raki içerim.
M.Kemal kelimelere basa basa bu
sözleri söylemistir.Neyzen'in gözünü korkutmak
istemistir. "Canim ne isterse,susuz,mezesiz" diye devam eder.
Neyzen: "Bende iki kilo içerim
ama,öyle içmem.Kâse geliyor,iki kiloluk rakiyi Neyzen
kâseye bosaltiyor.Digerleri Neyzen'in basini kâseye daldirip
lakir lakir rakiyi içecegini zannediyorlar.Fakat Neyzenin isi bitmemistir.Bir
somun ekmek bir de irice bir kasik geliyor.Neyzen ekmegi lokma lokma koparip
kâsedeki rakiya bastiriyor.Lokmalar rakiyi iyice çekince,Neyzen
çalakasik yanasiyor bu bade tridine.
Yine anlatilanlara göre; M.Kemal,"
Pes,pes " diye bagirarak ayaga kalkmis ve elleriyle yüzünü
kapatmis...
Geri gelmeyeceklerse?
Birinci Dünya Savasi yillari.Mahalle
bekçilerinin davul çalarak topladigi bir kafile,askerlik
subesine gitmek üzere yola koyuluyor.Kaldirimlarda biriken halk gidenleri
ugurluyor:
--Allah selamet versin,Allah selamet
versin.
Yemen,Çanakkale,Filistin
gibi cephelere gidenlerin geri dönmeyeceklerini bilen Neyzen de bu
yolculuk törenine katiliyor:
--Allah rahmet eylesin,Allah rahmet
eylesin!!!
Yüz karasi !
Kadiköy'de Aksarayli Hamdinin
gazinosunda bir yandan demlenir,bir yandan ney çalarken,yanina
bir boyaci çocuk yanasir.
--Amca,boyayim mi?
Neyzen yerinde kalkar,para çikarip
çocuga verdikten sonra yere sirtüstü uzanir:
--Gel,yüzümü boya.
Yüzü boyaninca,Kadiköy'deki
baska bir meyhaneye,Papazin Bagi'na gider.Papazin Bagini mekan tutmus olan
Ahmet Rasim,onu görünce:
--Ne bu hal Neyzen?Kusdili Tiyatrosunda
"Arabin Intikami'nimi oynadin?
Neyzen güler:
--Merhamet insanin yüzünü
bazen kara çikarir.
Boyaciya acidigini söyleyip
olayi anlattiktan sonra ekler:
--Kainata bir de bu heybette görüneyim,dedim.Allah'a
sükür ki böyle bir yüz karam oldu.Ya çikmazina
boyansaydim???
Simdiden belli !
Sadrazam Sait Halim Pasa Neyzeni
Yeniköy'deki yalisina davet eder.Yenilip içildikten,Neyzen'n
Ney'i dinlenildikten sonra Pasa Neyzen'e pirlanta islemeli essiz
bir ney armagen eder.
Bizimki neyi eline alip inceler
ve Pasa'ya geri varir.
--Hayrola üstad begenmedin
mi?
--Çok begendim
--Peki neden almiyorsun?
--Ben yolsuz kalinca bu neyi satarim,yazik
olur.Iyisi mi sen bana bes Lira ver,bu ney sende dursun...
Yüzü gülmez...
Sert,kavgaci,geçimsiz bir
adam olan komsusu Tahsin Bey'le karsilasir.Tahsin Bey:
--Bugün hanimi disçiye
götürecegim.Dün gülerken gördüm,ön dislerinden
ikisi çürümüs.
--Yalan söylüyorsun
--Neden yalan söyleyecekmisim?
--Seninle yasayan insanin yüzü
gülermi hiç?
Fasulyeye benziyor
Ikinci Mesrutiyet döneminde
nazirliga getirilen bir zat,çok geçmeden yegeninin vali olarak
atanmasini saglar. Karsilastiklarinda,Neyzen:
--Masallah,kardesinizin oglu tipki
fasulyeye benziyor.
--Genç yasta vali oldu,neden
fasulyeye benzesin?
--Iste bende onun için benzetiyorum
ya.Fasulye de siriga sarilarak büyür.
Çalarken..
Soruyorlar:
--Neyzen,çalarken mi neselenirsin,yoksa
neseli oldugun zaman mi çalarsin?
Maliye Bakani hakkinda yolsuzluk
dedikodularinin dolastigi bir dönemidir.
Neyzen: " Maliye Vekili degilim
ki,çalarken zevk alayim "....
geriye